En Sıcak Konular

Rüzgar Nedir?

28 Mayıs 2013 10:41 tsi
Rüzgar Nedir? Dr. Münir Derman Anlatıyor...

RÜZGÂR

Rüzgâr nedir?

Havanın hareket etmesi kımıldamasıdır. Havanın hareketi nedir? Sıcak hava ile soğuk havanın mücadelesidir."

Çok soğuk veya çok sıcak havada bu mücadele yoktur. Durgundur. Sıcak hava güneşin tesiriyle husule gelir ve dünyanın mıntıkalarına göre değişir. Sıcak hava gece soğur muvazene bozulur. Birbirlerine doğru giderler.

Sıcaktan buharlaşan sulardan husule gelen bulutlar hareket etmez. Hava ile birlikte hareket eder. Hava görünmez. Bulut görünür. Biz bulutu hareket ediyor görürüz. Açık havalarda tayyare hava içinde hareket ettiği için bulutların da hareket etmeyen hava ile hareket etmediğini çok güzel görmek mümkündür. Denizde giden bir motor nasıl suyu yararak gidiyorsa tayyare de havayı öyle yarıp gidiyor. Bulutların muhtelif şekil almaları ve muhtelif yüksekliklerde bulunmaları görünmeyen havanın işidir.

Bütün bunlar müşahademize çok güç giren değişmeyen bir intizam içinde cereyan eder. Rüzgâr. Bulut. Sıcak. Soğuk. Sis. Yağmur. Kar. Fırtına. Hortum. Hepsi bir kanuna tâbidir. Şartlar teşekkül etti mi hemen husule gelirler. Muayyen ve değişmeyen zamanlarda vukua gelirler:

Gün doğusu
Gün batısı
Karayel
Poyraz.
Cenup kıble rüzgârı
Lodos
Yıldız Karayeli
Kırlangıç fırtınası
Alize rüzgârları
Sam yeli
Kocakarı fırtınası

Çok sıcaklar, eyyamı buhur. Gün doğusundan, gün batısından, şimalden, cenupdan hergün bu rüzgârlar eserler. Dikkat edilirse gece ve gündüz muayyen zamanlarda, belli saatlerde ortaya çıkarlar. Sabahları seher vaktinde on dakika esen yel... Bu yelin ne taraftan geldiğini tesbit edemezsin. Doğudan mı. Batıdan mı. Şimalden mi. Cenupdan mı... Seher yıldızı kıpırdar birden bîre durur. O zaman bu yel esmeye başlar. Âzami on dakika sürer. O sırada hayvanlar kuzular bağırmaz. Horoz ötmez. Sabah vaktidir. Bu vakit Hak tarafından kıymet verilmiş bir zamandır ki, bu vakte hürmet ve tazim için sabah namazı emrolunmustur. Bu namaz (vakit) içindir. Ondan ötürü kazası yoktur. Bu lâflarımızı anlamak da hem kolay hem güçtür.

Arif olan evet der doğrudur. Diğerleri kitaplar böyle yazmıyor derler. Onlara sözümüz de (sen onu yazan kitaplar okumamış ve Yahudi düzmesi birçok bu hususda yazılmış ve kabul edilmiş küfre yakın uydurmaların esareti altında, bu itirazı yapacak ve tepinecek hale gelmişsin)...  

Dönelim yine rüzgârımıza: Fenni olarak havada biriken nebat ve hayvanlardan husule gelen karbondioksidi dağıtmak havayı daima bir kıvamda tutmak içindir. Rüzgâr dünyayı kaplayan havanın kımıldanmasıdır. Havasız hiçbir şey baki değildir. Ne nebat. Ne hayvan. Ne insan... Hava olmadı mı su da yoktur. Ne de canlı. Hepsi O'ndan. Fenni olarak konuşursak, ana H2 (Hidrojen) müvellidi ma'dır. (Suyu doğuran demektir). H2 yaradılış sırrının fenni olarak isimlendirîlmesidir...

Resulü Ekrem (Rüzgâra küfretmeyiniz) hadisinde bu sırrı zedelememek için ümmetine tavsiyede bulunur. Meteoroloji ilmi bu sırrı İlmi araştırması. Keçiler. Kuşlar. Birçok hayvanlar bunlar bu intizamı sezerler. Çobanlar hayvanların hareketlerine bakarak havayı tahmin ederler. Birçok balıkçılar, kayıkçılar bulutlardan havanın nasıl olacağını adetâ meteoroloji uzmanı gibi tecrübesiyle bu intizamdan çıkarırlar. Hattâ, bulutların vaziyetlerine göre eski imparatorlar müneccimleriyle fal açarlardı.   Dünyada her şeye kunt maddî zihniyetle bakmak ahmaklıktır. Tek gözlü Tek kulaklı  Deliği tek burunlu yaratık yoktur. Herşey cifidir. (Biz her şeyi zevceyn yarattık). Dişi erkek. Müsbet Menfi oluşu hepsinin dışardan aldığı ve kendi vazifeleri ayrı ayrı oluşundandır. Sağ göz. Sol göz tek görürler. Fakat' görmeleri ayrı ayrıdır. Yekdiğerini tamamlarlar ve insan tek görür. En, Boy. Derinlik. Gözün iki olup tek görüşünden dolayı idrak edilir. Tek gözle bu boyutlar anlaşılamaz. istersen bir gözünü yum diğeri ile bak. Sağ kulak, sol kulak ayrı ayrı sesleri alır. Onun için bu uzuvların hakiki vazifesine hürmet etmek arif işidir.

Sıcakda gölge aramak.Yelpaze kullanmak duygu ve düşüncesi nedendir. Niçin: Hemen cevap verme. Ahmaklığın ortaya çıkar. Düşün, bulduğun cevap karşısında akıl durur ve secde eder... (Hayvan gibi yaşıyorlar) sözü yanlış bir lâfdır. Hayvanlar tam kâinat nizamına uygun yaşayan mahlûklardır. Akılları vardır. Konuşurlar. Duygulanırlar. Kinleri vacdır. Sevgileri vardır. Velhasıl her şeye maliktirler, insanlar ahmaklıklarından onları hakir görmüştür. (Ahmaklık) insanlara mahsus bir kelimedir.
Hayvanlara ait değil. Hayvanların şu hasletleri malûmdur:

Teslimiyet: At
Haya: Karga
Terbiye: Katır
Sahavet : Horoz
Hürriyet: Kedi
Şeref: Akrep
Sabır: Eşek
Tahammül: Deve
Muhafazakârlık ve yek diğerine bağlılık: Leylek
Sadakat: Köpek
Çalışkanlık, kanaat : Karınca
Temkin: Kaplumbağa.

Bunlar boş lâflar değil. Tetkik et, düşün, bulursun... Esir deriz bu esir kelimesi eski harflerle üç noktalı S harfi ile yazılır. Kelime Rumca'dan gelmedir. Kâinatı dolduran bütün cisimlere nüfuz ettiği farz olunan akıcı, hafif seyyal bir cisimdir. Ziya ve harareti nakildir. Köle demek değildir bu. O eski harflerle Sin harfi ile yazılır. Bir de eser kelimesi vardır. O da aynı yazılır. Bir şeyin varlığına delâlet eden şey. Bir adamın vücuda getirdiği şey. Alâmet. Eseri muhabbet. Tesir, işlemek... Kâinat ezeli ve ebedi bir zekânın tahtı idaresindedir. Bu zekâ değişmeyen değiştirilemeyen kanunlar vasıtası ile bu kâinatı idare eder. Bu doğrudur. Akıl ile bunu anlamak mümkün değildir. Halletmeye uğraşırsan, inkâra küfre girer insan. Küfre girmek demek aklın idrak hududu haricindeki şeyleri karıştırmaktır. Bu Hak'tır. Allah'ı herşeyde görenin tasdikidir. Bundan ötürü en büyük lâf insan için (Ya Hak) diyebilmektir.

İnsan çok büyük bir varlıktır. Allah'ın sırları insanda zahir olmuştur. Bu sır herkese malûm olmaz. Ledünni ilimlerden çıkan ruhi bir tıp ilmi vardır. Hakiki havas... Bunu herkes anlayamaz, ilim sahibi arifler anlar. Arif kimdir onu öğren...Bu ilim anlamayanların elinde perişan bir hal alır ki, bu ledünni bakımdan küfür olur. Bütün kâinatda ne varsa insan için halkedilmiştir. O halde her şeyin (canlı cansız, görünür görünmez gizli) aralarında açık gizli maddi ve manevi bir bağlantı ilişiği vardır. Bilinen veya henüz bilinmeyen kanunlar halindedir bu bağlantı. Değişmez, değiştirilemez.

İlmi ercül: Ayak ilmi
İlmi Kef: El ilmi
İlmi Sima: Yüz ilmi
İlmi Cifir:

Birçok maddi şekilde manevi ve ruhi mana ve bağlantıları gösteren kılavuzlardır.. Şaşmaz. Maddi ve manevi kanunların yekdiğeri ile bağlantısından ortaya çıkmışlardır.
İlâhi bilgileri çözmek ve bu gizliliklerin insanla ne gibi bir bağlantısı olduğunu anlamak kolay çözülecek ve anlaşılacak bir şey değil... Psikanaliz. Psikiatri bunları tek tarafdan maddeye bağlamağa çalışmalardır ki bir netice vermez. Çabalar da sonuçlanmaz ve izah edilemez. Halbuki bu bilgiler seslere harflere gizlenmiştir. Nasıl ki bir plak üzerine sesimizin ihtizazlarını tesbit ettiğimizde o plâkdan sesimizi alabiliyoruz. Bu yazılar okunursa ne olur: Seslerin ihtizazları vücuttaki hücrelerde her tarafında atom titreşimlerine tesir eder.

Kağıt üzerine yazılan yazılar. Rakamlar. Kurşun. Altın ve gümüş üzerine yazılan yazılar, yazıldığı yerdeki atomların hareketleri üzerine tesir eder. Bunlardan ne çıkar dersen, bu soru için cevap (HİÇ) sözüdür. Hiç nedir bunu bilmek lâzımdır. HİÇ kelimesinin altında gizli şeyleri de zedelemeyiniz, itirazdan inkârdan birşey çıkmaz. Kur'anı Kerimde: Feseyekfiyekehumullahu ve hüvessemiül aliym. (Sen endişe etme Allah sana el verecektir.) Bu garip tuhaf HİÇ lerden bir iki masil daha verelim. Kur'anı Kerim'de (Kef. Ha. Ye. Ayın. Sad) bir surenin başlangıcı harflerdir. Bunun ne manaya geldiği, okunup telaffuz edildiği zaman ne olduğu, yazıldığı zaman neye yaradığını haber vermiş olsak, ayakların ıslanmadan su üzerinde yürüyecek bir duruma gelirsin. Bu bahis uzundur. Bir nebze anlattık.

Abbasi halifesi,Müstahzem'in kölesi olan ve ismine Yakudu Müstahzemi denilen bu köle cihan hattatıdır. Bağdatta vefat etmiştir. Tezyin ettiği camide medfundur. 1001 musaf yazmıştır. Sultan Selim türbesinde 584. Ayasofya'da 654. Hamidiye türbesinde 663. Hicri tarihli yazdığı kelâmı kadimler vardır... Abdulkadiri Geylânı bu köle için "Ene fi yeddi sırren min esrarullah" demiştir. Allah'ın esrarından onun elinden bir sır tecelli etmiştir. Abdulkadiri Geylâni bu köleye çok büyük hürmet gösterirdi. Hatta geldiği zaman ayağa kalkardı. Bunlar basit işler değildir. O el "hünerinde Allah'ın sırrım görmüştür Abdulkadiri Geylâni...

Dr. Münir Derman
20.6.1987 Cumartesi

 



Bu haber 17,751 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,633 µs