En Sıcak Konular

Hayır Gördüğünüz Şeylerin İçinde Şerler Olabilir

28 Şubat 2013 09:05 tsi
Hayır Gördüğünüz Şeylerin İçinde  Şerler Olabilir Onlar böyle davranarak hayır yaptıklarını zannediyorlar; ama hayır yerine şer yapıyorlar

 

                         Hayır Gördüğünüz Şeylerin İçinde De Şerler Olabilir

 

 

Hava iyice kararmıştı. Başımızın üzerinde binlerce yarasa adeta pike yapıyor, duvar bölgesine doğru uçuyordu. Korku filmlerinden bir sahne yaşıyor gibiydim.

İlhami Abi:

 

- Vakit geldi dedi. Harekete geçme zamanı.

 

Latif Baba’ya dönerek:

 

- Sen Yusuf, Cemil ve Âdem’i al. Aşağıya inerek kalabalığa karış. Duvardan karşı tarafa tanınmadan, kendinizi kamufle ederek güvenli bölgeye geçin.

 

  Ayağa kalktık. Latif Baba önde, Yusuf, Cemil ve ben arkada tepeden aşağıya inmeye başladık. İlhami Abi Nuri Abi ile kalmıştı. Yolda Latif Baba yanındaki çantasından eski püskü elbiseler çıkararak bize verdi:

 

- Bunları giyin. Aşağıdaki sahada şeytanlar, ifritler, cinler ve şeytanî insanlar arasından geçeceğiz. Bizleri tanımamaları gerek.

 

  Aşağıdaki manzara gerçekten tüyler ürperticiydi. Daha önce belirttiğim gibi aşağısı iyilik duvarını yıkmakla meşgul yaratıklarla doluydu. Bir tarafında da –az da olsa– iyilik duvarını inşa etmekle uğraşan insanların mücadelesi vardı. Toz dumandan ve karanlıktan göz gözü görmüyordu. Korkunç çığlıklar, sesler kulaklarımızda yankılanıyordu.

 

Latif Baba’ya dönerek sordum:

 

- Neden iyi insanların tarafından değil de bu şerlilerin arasından gidiyoruz?

 

Kısık bir sesle cevap verdi:

 

- Sessiz ol! Şu anda dünyada bir adım öndeler ve geçit yolları onların elinde. Mecburen buradan geçmek zorundayız. Kendini kamufle et.

 

  Latif Baba’nın dedikleri daha önce İlhami Abi’nin bu boyut hakkında söylediği sözler gibiydi.                                                                                           

            Bu boyut dünyadaki mücadelenin yansımasıydı.   

                                  

Oranın bir sembolüydü. Dünya âlemindeki ortamda evliyaların, Allah dostlarının halkın içinde kendilerini neden gizlediklerini, neden kamufle ettiklerini bu sözlerle daha iyi anlamaya başlamıştım. Çünkü dünya hayatı ortamındaki halkın nefisleri, şerlerle, kötü düşüncelerle, hasetliklerle, düşmanlıklarla doluydu. Nefislerinin bu hastalıkları, kötülüğü temsil ettiğinden Hakka giden yolda adeta bir barikat gibiydiler ve Hakka gidenlerin ve Hakka götürenlerin yollarını kesiyorlardı. Onun için bu Allah dostlarının gönülleri halkın içinde Hak ile gizliydi; ama suretleri halk ileydi. Gerçekten de kötülüğün temsilcileri dünya hayatında da köşe başlarını tutmuşlardı.                                              

 

  Dehşet veren seslerin ve görüntülerin arasında bir müddet yürümeye devam ettik ve o hengamenin arasına karıştık. Bazı şeytanlar, ifritler, cinler üzerimize yalpalıyor ve bize vurmaya çalışıyorlardı. Bir yandan da çığlıklar atıyorlardı.

Latif Baba bize dönerek:

 

- Soğukkanlı olun diye uyardı. Onlara benzer hareketler yapın ki bizleri kendilerinden zannetsinler.

 

Latif Baba’nın uyarısını aynen yapmaya başladık. Bu şekilde kalabalığı aşarak yol almaya çalışıyorduk. Ne kadar ilerledik bilmiyorum; birden kalabalığı yaran bir grup şeytansı insan çıktı karşımıza. İçlerinden biri siyah bir ata binmişti. Elinde uzun bir kırbaç, kalabalığa vura vura ilerliyordu. Atın gözleri kıpkırmızı alev gibiydi. Burnundan soluma sesleri geliyordu. İşte bu korkunç görüntü üzerimize doğru yaklaşmaya başlamıştı ve birden eli kırbaçlı, siyah pelerinli adam bizim istikametimize doğru yöneliverdi. Nefeslerimizin dahi neredeyse kesildiği o anda Latif Baba bir besmele çekti. Silüet de iyice yanımıza yaklaşmıştı. Aman Allah’ım bu ne! Bu yüz... İliklerime kadar ürpermiştim. Bu adam havaalanı olayındaki adamdı: Firavun.

 

Latif Baba tekrar bize döndü.

 

- Bizi arıyor. Çabuk sizler de diğer şerliler gibi elinizle duvarı yıkıyormuş gibi yapın!

 

 Aynen öyle davranmaya başladık. Bir taraftan onlar gibi sesler çıkarıyor, bir taraftan da duvardan küçük parçaları yıkmaya çalışıyorduk.

 

- Beyaz Adam ve yanındakiler tepede görülmüşler. Yarasalar haber verdi. Onları görür görmez bize bilgi verdiler. Buraya sızmış olabilirler. Her yeri arayın!

 

Firavun tiksindirici sesiyle ve bütün siniriyle yandaşlarına bağırıyordu. Tam anlamıyla korkunun limitindeydim. Latif Baba yine aynı teskin edici sesiyle:

 

- Korkmayın dedi. Siz duvarı yıkmaya devam edin sadece. Firavun laneti bizleri arıyor. Beyaz adam diye İlhami’yi söylüyor. Yanındaki adamlardan kastettiği de bizleriz.

 

  Bu boyutta da karşımıza çıkmıştı lanet. Çılgınca sağa sola koşuşturuyor, kötü insanların yüzlerine kırbaçla vuruyordu. Belli ki bizler miyiz diye yüzleri araştırıyordu. Yusuf, Cemil ve ben kafamızı dahi kaldırmadan iyilik duvarından parçalar sökerek yıkıyorduk. Bunları yaparken içim gidiyordu. Bizler bu duvarı dünya hayatında yükseltmek için mücadele verirken burada kırıyorduk. Karşı tarafta iyi adamlar da duvarı inşa etme çabasındaydılar. Bir yandan yıktığımız parçaları elleriyle alarak duvara koyuyorlar öte yandan da bize beddua ediyorlar, kötü sözler sarf ediyorlardı. Çünkü bizi diğerleri gibi şerlilerden zannediyorlardı.

 

Latif Baba beni adeta yıkan duygularımı hissetmişti.

 

- Üzülme Âdem dedi. İşini iyi yap! Senin bu yıktığın taşlar hayra delalet ediyor.                                                                                                    

 

“HER ŞERRİN İÇİNDE BİR HAYIR VARDIR.”                                            

 

ayetini duymadın mı?

 

  İşte tam bu sırada Cemil’in kafasına iyi insanların bize attıkları taşlardan biri isabet etmişti. Tabii taşın gelmesiyle de Cemil’in düşmesi bir oldu. Çok korkmuştum. Bu olay beni hem üzmüş, hem de sinirlendirmişti. Ama ne yapacağımı da bilmiyordum. Cemil yerdeydi. Yusuf bir hamle yaparak Cemil’i yerden kaldırmaya çalışıyordu ki Latif Baba hiç beklenmeyen bir hareketle Yusuf’a çelme taktı. Yusuf yere kapaklandı. Latif Baba kısık bir sesle:

- Sen işine bak! Şu ayeti duymadın mı?

 

“HAYIR GÖRDÜĞÜNÜZ ŞEYLERİN İÇİNDE DE ŞERLER OLABİLİR.”

 

Cemil’e taş atan iyi taraftaki insanları kastederek devam etti:

 

- Onlar böyle davranarak hayır yaptıklarını zannediyorlar; ama hayır yerine şer yapıyorlar.

 

  Bu olay dünya hayatından bir perdeyi aralamış, yaşanmış sahneleri gözlerimin önüne getirmişti. Evet. Ne kadar doğru. Bazen insanlar; hatta Müslümanlar iyi niyetle hayır yaptıklarını zannederek karşı taraftaki kötü bir olayın içindeymiş gibi gördükleri insanları kötüleyebiliyorlar ve hatta onları da kötü sayarak yok etmeye çalışıyorlardı. Aklıma ister istemez şunlar gelmişti: Bazı iyi niyetli Müslümanlar bile Allah dostlarını, kötülerin planlarıyla hareket ediyorlar iddiasıyla kınıyor ve suçluyorlardı. Bununla da kalmayıp onları kafir sayıyorlardı. Şimdi daha iyi anlıyordum bu olayları. Dünyadan bunların analizini yapamıyorduk; ama bu boyuttan dünyadaki olayların analizi ve onları algılamak müthişti.                                                                                                          

                             Onun için artık bundan böyle       

                                                           

dünya hayatında her hayır veya şer gibi görüneni, suretten gördüklerimle değil onların taşıdıkları mânâlarının özüyle görecektim ve sabır metoduyla değerlendirmeye çalışacaktım. Aynı Kehf Suresi’nde Hz. Hızır’la Hz. Musa’nın (as) olayı gibiydi gördüklerim. Her suretin bir iç yüzü vardı. Hayır ve şer olabilirdi. Surete bakmakla, sadece edindiğim bilgilerle hüküm vermemeliydim. En azından hüküm vermede acele etmemeliydim. İşte anladıklarım, algıladıklarım bunlardı benim.

 

 

Oktan Keleş

 

Melekler Ağlarken (Sayfa155-159)



Bu haber 8,597 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    ON ALTI YILDIZ'da Ara Internet'te Ara  

    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,088 µs